Zirve
New member
Şair Yazan Kişiye Ne Denir? Farklı Bakış Açılarıyla Bir Tartışma
Selam forumdaşlar,
Bugün sizlerle üzerine düşünmeye değer, hem basit hem de karmaşık bir soruyu masaya yatırmak istiyorum: “Şair yazan kişiye ne denir?” İlk bakışta cevabı kolay gibi görünüyor. Hani kitaplarda, edebiyat derslerinde öğrendiğimiz tanım: Şair, şiir yazan kişiye denir. Ama mesele bu kadar düz ve tek boyutlu mu? İşin içine dilin değişkenliği, toplumun algısı, kadın-erkek bakış açısı ve kültürel yorumlar girdiğinde işler ilginçleşiyor. Ben de bu konuyu farklı yönleriyle irdelemek, sizlerin düşüncelerini de duymak için açıyorum.
---
1. Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Bakışı
Erkek forumdaşlarımız bu soruya daha keskin ve “net tanımlı” cevaplar verme eğiliminde oluyor genelde. Onlara göre:
* **Şair, sadece şiir yazan kişidir.**
Yani tanım açık, sınırlar belli. Roman yazan “yazar” olur, makale yazan “muharrir” olabilir, oyun yazana “dramaturg” denir, şiir yazana da “şair.” Nokta.
Veri odaklı düşünenler de şunu ekliyor: TDK’ya bakarsak, şair kelimesi Arapça kökenli, “şiirle uğraşan kişi” anlamına geliyor. Yani bilimsel bir sözlük tanımı elimizde var, bu tanım dışında bir yoruma gerek yok diyorlar.
Böyle bakınca mesele sanki çok da tartışmalı değilmiş gibi görünüyor. Ama işin içine kadınların duygusal ve toplumsal odaklı bakışı girdiğinde renk değişiyor.
---
2. Kadınların Duygusal ve Toplumsal Etkiler Odaklı Yaklaşımı
Kadın forumdaşlarımız ise olaya daha geniş bir perspektiften bakıyor. Onlara göre, “şair” sadece şiir yazan kişi değildir; aynı zamanda toplumu duygularıyla etkileyen, bazen bir devrimin sesi, bazen de bir aşkın tercümanı olan kişidir.
* Bir kadın bakış açısıyla, şair sadece kalem oynatan değil, kalplere dokunan insandır.
* Toplumsal etkisi vardır; çünkü şiir, çoğu zaman bir dönemin ruhunu taşır.
* Bu yüzden bazı kadın forumdaşlar, “Her şiir yazana şair denmez” der. Yani Instagram’a iki satır yazıp altına “şiir” etiketi koyan biriyle, Nazım Hikmet’in, Gülten Akın’ın veya Attila İlhan’ın aynı kefeye konulamayacağını vurgularlar.
Kadınların yaklaşımı burada empatiyi ve toplumsal değeri ön plana çıkarıyor. Onlara göre, şair tanımı salt teknik bir tanım değil, aynı zamanda bir sorumluluk ve misyon.
---
3. Edebiyatçılar ve Akademik Perspektif
Bir de işin akademik tarafı var. Edebiyatçılar genellikle şöyle bir ayrım yapar:
* Şiir yazmaya çalışan herkes şair değildir.
* Şair unvanı, ancak estetik değeri yüksek, dil oyunlarını ustalıkla kullanan, duyguyu sanata dönüştürebilen kişilere verilir.
Burada ilginç bir ayrım var: Erkeklerin veri odaklı bakışı, kadınların toplumsal-duygusal yaklaşımıyla birleşince, akademik bakış bu ikisini sentezliyor. Yani teknik ve toplumsal değer, bir araya gelerek “şair” unvanını kimin hak ettiğine karar veriyor.
---
4. Toplumsal Algı: Şair mi, Şiir Yazarı mı?
Halk arasında da farklı algılar var. Bazı insanlar, “şiir yazan herkes şairdir” derken, bazıları “şairlik başka bir mertebedir” diye ayırıyor.
* Mesela erkek forumdaşlardan biri “Şair yazan kişiye ne denir? Şair işte. Daha ne olsun?” diyebilir.
* Kadın forumdaşlardan biri ise “Şair olmak, sadece yazmak değil, hissettirmek ve topluma bir şey katmaktır” diyebilir.
Burada dikkat çeken şey, toplumsal algının cinsiyet perspektifiyle birleştiğinde çeşitlenmesi.
---
5. Mizahi ve Günlük Hayattaki Kullanım
Bir de işin esprili tarafı var. Forumlarda sıkça rastladığımız gibi:
* “Sevgilisine iki satır aşk yazan kendine şair diyor.”
* “Kahvede oturup iki mısra yazınca ‘ben şairim’ diye gezenler var.”
Bu mizahi kullanım da gösteriyor ki toplumda “şair” kelimesi biraz abartılı ve bazen de ironik bir şekilde kullanılıyor.
---
6. Peki, Gerçekten Kime Şair Demeliyiz?
İşte asıl tartışma burada başlıyor. Kimi forumdaşlarımız net çizgiler isterken, kimileri ise duygusal değer ve toplumsal katkıyı esas alıyor. Peki, sizce:
* Sadece şiir yazmak yeterli midir?
* Yoksa şair olmak, bir misyonu, bir sorumluluğu ve bir toplumsal etkiyi de içerir mi?
* “Her yazana şair denmez” görüşüne katılıyor musunuz?
---
7. Sonuç ve Tartışmaya Davet
Özetle bakarsak:
* Erkeklerin bakışı daha teknik ve veri odaklı: Şair = Şiir yazan kişi.
* Kadınların bakışı daha duygusal ve toplumsal: Şair = Kalplere dokunan, dönemin ruhunu yansıtan kişi.
* Akademik bakış ise estetik ve değer odaklı: Şair = Şiiri sanat seviyesine taşıyan kişi.
Bu üç yaklaşım birleşince, aslında “şair” tanımının tek bir kalıba sığmadığını görüyoruz.
Şimdi sözü sizlere bırakıyorum forumdaşlar:
* Sizce şair yazan kişiye gerçekten ne denir?
* Her şiir yazan şair midir, yoksa şairlik daha üst bir kimlik midir?
* Bugünün dünyasında sosyal medyada şiir paylaşanlara şair demek doğru mudur, yoksa bu kelimeyi fazla ucuzlatıyor muyuz?
Hadi bakalım, bu tartışmayı birlikte şekillendirelim. Çünkü belki de asıl “şair” tanımı, ortak akılda ve bu tür tartışmalarda ortaya çıkacak.
Selam forumdaşlar,
Bugün sizlerle üzerine düşünmeye değer, hem basit hem de karmaşık bir soruyu masaya yatırmak istiyorum: “Şair yazan kişiye ne denir?” İlk bakışta cevabı kolay gibi görünüyor. Hani kitaplarda, edebiyat derslerinde öğrendiğimiz tanım: Şair, şiir yazan kişiye denir. Ama mesele bu kadar düz ve tek boyutlu mu? İşin içine dilin değişkenliği, toplumun algısı, kadın-erkek bakış açısı ve kültürel yorumlar girdiğinde işler ilginçleşiyor. Ben de bu konuyu farklı yönleriyle irdelemek, sizlerin düşüncelerini de duymak için açıyorum.
---
1. Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Bakışı
Erkek forumdaşlarımız bu soruya daha keskin ve “net tanımlı” cevaplar verme eğiliminde oluyor genelde. Onlara göre:
* **Şair, sadece şiir yazan kişidir.**
Yani tanım açık, sınırlar belli. Roman yazan “yazar” olur, makale yazan “muharrir” olabilir, oyun yazana “dramaturg” denir, şiir yazana da “şair.” Nokta.
Veri odaklı düşünenler de şunu ekliyor: TDK’ya bakarsak, şair kelimesi Arapça kökenli, “şiirle uğraşan kişi” anlamına geliyor. Yani bilimsel bir sözlük tanımı elimizde var, bu tanım dışında bir yoruma gerek yok diyorlar.
Böyle bakınca mesele sanki çok da tartışmalı değilmiş gibi görünüyor. Ama işin içine kadınların duygusal ve toplumsal odaklı bakışı girdiğinde renk değişiyor.
---
2. Kadınların Duygusal ve Toplumsal Etkiler Odaklı Yaklaşımı
Kadın forumdaşlarımız ise olaya daha geniş bir perspektiften bakıyor. Onlara göre, “şair” sadece şiir yazan kişi değildir; aynı zamanda toplumu duygularıyla etkileyen, bazen bir devrimin sesi, bazen de bir aşkın tercümanı olan kişidir.
* Bir kadın bakış açısıyla, şair sadece kalem oynatan değil, kalplere dokunan insandır.
* Toplumsal etkisi vardır; çünkü şiir, çoğu zaman bir dönemin ruhunu taşır.
* Bu yüzden bazı kadın forumdaşlar, “Her şiir yazana şair denmez” der. Yani Instagram’a iki satır yazıp altına “şiir” etiketi koyan biriyle, Nazım Hikmet’in, Gülten Akın’ın veya Attila İlhan’ın aynı kefeye konulamayacağını vurgularlar.
Kadınların yaklaşımı burada empatiyi ve toplumsal değeri ön plana çıkarıyor. Onlara göre, şair tanımı salt teknik bir tanım değil, aynı zamanda bir sorumluluk ve misyon.
---
3. Edebiyatçılar ve Akademik Perspektif
Bir de işin akademik tarafı var. Edebiyatçılar genellikle şöyle bir ayrım yapar:
* Şiir yazmaya çalışan herkes şair değildir.
* Şair unvanı, ancak estetik değeri yüksek, dil oyunlarını ustalıkla kullanan, duyguyu sanata dönüştürebilen kişilere verilir.
Burada ilginç bir ayrım var: Erkeklerin veri odaklı bakışı, kadınların toplumsal-duygusal yaklaşımıyla birleşince, akademik bakış bu ikisini sentezliyor. Yani teknik ve toplumsal değer, bir araya gelerek “şair” unvanını kimin hak ettiğine karar veriyor.
---
4. Toplumsal Algı: Şair mi, Şiir Yazarı mı?
Halk arasında da farklı algılar var. Bazı insanlar, “şiir yazan herkes şairdir” derken, bazıları “şairlik başka bir mertebedir” diye ayırıyor.
* Mesela erkek forumdaşlardan biri “Şair yazan kişiye ne denir? Şair işte. Daha ne olsun?” diyebilir.
* Kadın forumdaşlardan biri ise “Şair olmak, sadece yazmak değil, hissettirmek ve topluma bir şey katmaktır” diyebilir.
Burada dikkat çeken şey, toplumsal algının cinsiyet perspektifiyle birleştiğinde çeşitlenmesi.
---
5. Mizahi ve Günlük Hayattaki Kullanım
Bir de işin esprili tarafı var. Forumlarda sıkça rastladığımız gibi:
* “Sevgilisine iki satır aşk yazan kendine şair diyor.”
* “Kahvede oturup iki mısra yazınca ‘ben şairim’ diye gezenler var.”
Bu mizahi kullanım da gösteriyor ki toplumda “şair” kelimesi biraz abartılı ve bazen de ironik bir şekilde kullanılıyor.
---
6. Peki, Gerçekten Kime Şair Demeliyiz?
İşte asıl tartışma burada başlıyor. Kimi forumdaşlarımız net çizgiler isterken, kimileri ise duygusal değer ve toplumsal katkıyı esas alıyor. Peki, sizce:
* Sadece şiir yazmak yeterli midir?
* Yoksa şair olmak, bir misyonu, bir sorumluluğu ve bir toplumsal etkiyi de içerir mi?
* “Her yazana şair denmez” görüşüne katılıyor musunuz?
---
7. Sonuç ve Tartışmaya Davet
Özetle bakarsak:
* Erkeklerin bakışı daha teknik ve veri odaklı: Şair = Şiir yazan kişi.
* Kadınların bakışı daha duygusal ve toplumsal: Şair = Kalplere dokunan, dönemin ruhunu yansıtan kişi.
* Akademik bakış ise estetik ve değer odaklı: Şair = Şiiri sanat seviyesine taşıyan kişi.
Bu üç yaklaşım birleşince, aslında “şair” tanımının tek bir kalıba sığmadığını görüyoruz.
Şimdi sözü sizlere bırakıyorum forumdaşlar:
* Sizce şair yazan kişiye gerçekten ne denir?
* Her şiir yazan şair midir, yoksa şairlik daha üst bir kimlik midir?
* Bugünün dünyasında sosyal medyada şiir paylaşanlara şair demek doğru mudur, yoksa bu kelimeyi fazla ucuzlatıyor muyuz?
Hadi bakalım, bu tartışmayı birlikte şekillendirelim. Çünkü belki de asıl “şair” tanımı, ortak akılda ve bu tür tartışmalarda ortaya çıkacak.